İklim krizinin etkileri konusunda sorumluluk konusunun hukuktaki karşılığı yavaş yavaş mahkemelerde denenmeye başlıyor. ABD’nin Massachusetts eyaletinde dev petrol şirketi ExxonMobil’e karşı tüketiciyi koruma yasalarına dayanılarak açılan dava bunun örneklerinden biri. Eğer Massachusetts eyaleti davayı kazanırsa, fosil yakıt sektöründeki bir şirket dünyada ilk kez, ürününün çevreye etkisi konusunda kamuoyunu yanıltmaktan suçlu bulunmuş olacak.
Fosil yakıt sektörü gerçekten küresel ısınma ya da iklim krizi konusunda bir şey yapıyor mu?
Şirketleri dinlerseniz, çok şey yapıyorlar.
Amerikan petrol ve doğal gaz devi ExxonMobil, küresel ısınmaya petrol kadar etki yapmayan -yosundan yakıt üretme gibi- yeni enerji kaynaklarına yönelmekte kararlı olduğunu söylüyor.
Şirket, “bu kaynağın bir gün uçaklar ve gemileri çalıştırıp, yakıt tankerlerini doldurabileceğini ve böylece karbon salımlarını böylece yarıya indireceğini” öne sürüyor.
Reklamlarından birinde şöyle diyor:
“Üzerinde çalıştığımız her teknoloji karbon ayak izimizi azaltmaya yönelik. Çünkü iklim değişikliği söz konusu olduğunda, bizim adımlarımız fark yaratıyor.”
Fakat bu iddialar herkesi ikna etmiyor. Yıllardır büyük şirketlerin yanlış bilgilendirme taktiklerini inceleyen Harvard Üniversitesi’nden Profesör Naomi Oreskes, “Dev bir tutarsızlık var” diyor ve ekliyor:
“İşletme modellerinin gerçekliği hala petrol ve doğal gaz çıkarmaya, işlemeye ve satmaya dayalı. Fakat reklamları, iletişimleri onları sürdürülebilirliğe ve yenilenebilir enerjiye ulaşmaya kararlı harika insanlarmış gibi gösteriliyor.”
İşte ExxonMobil’i eleştirenlerin “yeşille yıkama” (greenwashing) adını verdiği şey bu: Olduğundan daha yeşilmiş gibi yapmak. Bir başka şekilde ifade etmek gerekirse, gözbağcılıkla, insanları aldatmakla suçlanıyorlar. Ve kısmen de bu yüzden Exxon ve diğer petrol şirketleri bugün ABD’nin dört yanında birçok hukuki süreçle boğuşuyor.
Eyalet dava açıyor
ABD’nin Massachusetts eyaleti ExxonMobil’i tüketiciyi koruma yasalarına dayanarak 2019 yılında dava etti ve şirketin, petrol ve benzin ürünlerinin yol açtığı zarar konusunda, eyaletteki tüketicileri ve yatırımcıları kandırmaya devam ettiğini ileri sürüyor. Exxon ise iddiaları şiddetle reddediyor.
Şirket, öncelikle davanın Massachusetts mahkemelerinin yargı yetkisine girmediğini söyleyerek baştan reddedilmesini sağlamaya çalıştı ama bunu başaramadı. Reklamlarında kullandığı mesajların doğrudan Massachusetts eyaletinde yaşayanları hedef almadığına dikkat çekiyor.
Fakat Massachusetts eyaleti, ExxonMobil aleyhine kısmen de, iklim değişikliğinin bölge halkına ağır bedeller ödetmesi temelinde dava açtı.
Dava dilekçesinde bizzat iklim değişikliğinin balıkçılar ve onların yaşam biçimlerine yönelik tehdidi anlatılıyor.
‘Doğa Ana’ya hesap vermek’
Bruce Silverbrand kabuklu deniz hayvanı avcısı ve bir istiridye çiftliği var. Hayatı boyunca Cape Cod Körfezi’nin girişindeki Bourne civarındaki sularda çalışmış. Gündelik hayatının akışını med cezirler, rüzgarlar ve yengeçlerin çiftleşme dönemi olup olmadığı belirliyor. “Trafiksiz, patronsuz. Ama elbette ki Doğa Ana’ya hesap veririm ve şu sıralar o ne isterse onu yapıyor” diyor.
Her gün sularla boğuşuyor olması Bruce’un, su seviyesinin yükselmesi de dahil, iklim değişikliğinin etkilerini her gün hissetmesi demek:
“İşimin epey bir kısmını yapmak için tekneden çıkıyorum. Su, eskiden yükseldiğinde ancak belime kadar geliyordu şimdi göğsümün yarısına kadar geliyor. Şimdiden daha büyük midye kafesleri almayı düşünmeye başladım.”
Bruce kaygılı. Med cezir de değişmiş ve hava durumu da daha sık aşırı özellikler gösteriyor. İstiridye çiftliği de Eylül ayı. başlarında İda Kasırgası’nın etkisiyle Bourne bölgesine neredeyse 30 santim yağış düşünce, iki ay kapanmak zorunda kalmış ve bu ona 20 bin dolara mal olmuş.
Aşırı yağış atık sular ve lağım sularının körfeze taşmasına ve suyu kirletmesine sebep olmuş. Tabi bu durumda kabuklu deniz ürünleri de yenemez hale gelmiş. Bruce, “Hayatımda hiç böyle yağmur görmedim” diyor.
Petrol devleri mahkemede
ABD’de 21 eyalet yönetimi -Chevron, ExxonMobil, BP ve Shell dahil- dev petrol-fosil yakıt şirketlerini “yeşille yıkama” ve onlarca yıl iklim değişikliğinin etkileri konusunda kamuoyunu yanıltma iddiasıyla mahkemeye vermiş durumda. Şirketler bu iddiaları reddediyorlar.
Aslında dünyanın başka yerlerinde de şu sıralar fosil yakıt şirketlerine karşı benzer davalar açılıyor.
ABD’deki dava başvurularında kısmen tarihi belgeler de kullanılıyor. Bunlar, şirketlerin onlarca yıldır iklim değişikliği konusunda hangi bilgilere sahip olduğu, hangi bilgileri açıklamadığına ilişkin belgeler.
ExxonMobil ise bunların, az sayıda şirket çalışanının sarf ettiği bazı sözlerin cımbızlanıp bağlamından koparıldığı belgeler olduğunu ileri sürerek kendisini savunuyor.
Fakat Massachusetts’te ve diğer yerlerde açılan davalarda sadece tarihi belgelere değil, şirketlerin bugün yaptıkları ve söylediklerine de dayanılıyor.
Massachusetts neden önemli?
Massachusetts Başsavcısı Maura Healey 2019 yılında ExxonMobil’e karşı davayı açarken, “Şirketin yanıltıcı ve yanlış yönlendirici eylemlerini durdurmasını istiyoruz. Tabi ki ceza da verilmesini istiyoruz ama burada esasen şirketin ne yaptığı ve kim olduğu konusunda yalan söylemeyi bırakması amaçlanıyor” demişti.
Massachusetts davasının sonuçlanması yıllar sürebilir. Fakat bu, şu ana kadar bir petrol devine karşı açılan davalar içinde en çok ilerleme kaydedileni. Ve eğer başarılı olursa şirketin milyarlarca dolar tazminat ödemesi ihtimali doğuyor.
New Orleans’daki Loyola Üniversitesi’nden hukuk profesörü Karen Sokol, şirketin kullandığı dile bakıldığında “Şirketin asıl işinin dünyayı kurtarmak olduğunu sanabilirsiniz” diyor ve ekliyor:
“Yasal olarak yaptıklarını söyledikleri şey bir yalan. Çünkü işlerinin esası petrol ve doğal gaz. Fosil yakıt işi yapıyorlar.”
Exxon mahkemeye kendisini savunmak için sunduğu belgelerde, kendilerinin reklamlarını izleyen hiç bir makul tüketicinin, fosil yakıt üretimiyle artık uğraşmadıkları kanısına kapılamayacağını, yani kimseyi yanıltmadıklarını söylüyor.
ExxonMobil ne diyor?
Reklamlarındaki belli cümleler konusunda BBC’nin sorularını ilettiğimiz ExxonMobil şirketi Massachusetts’teki gibi davalarla, vergi mükellefinin milyonlarca dolarının israf edildiğini ve iklim değişikliğinin tehlikelerini azaltacak anlamlı herhangi bir adım atılmamış olduğunu söyledi.
Şirket, yazılı açıklamasında ayrıca kendisine karşı açılan davanın haklı olmadığını da ileri sürdü ve Eyalet Başsavcısı Maura Healey’i, Exxon’un ifade özgürlüğü hakkını engellemeye çalışmak ve ideolojisini şirkete dayatmak için yasal yollara başvurmakla suçladı.
Exxon son 20 yıl içerisinde “daha az karbon salımlı enerji çözümleri” diye tanımladığı teknolojilerin araştırılmasına 10 milyar dolardan fazla yatırım yaptığını da söylüyor.
Fakat şirketin 2020’deki son yıllık bilançosu, mevcut üretim bir yana, yalnızca yeni petrol ve doğal gaz yataklarının açılıp geliştirilmesi için dahi, şirketin, bir yılda 10,4 milyar dolar yatırım yaptığını gösteriyor.
Siyasi baskılar
Fosil yakıt sektörü üzerindeki siyasi baskı geçen ay ABD Kongresi’nde açıkça hissedildi.
ABD’deki dört en büyük petrol şirketinin yöneticileri tarihte ilk kez Temsilciler Meclisi’nin iklim dezenformasyonu iddialarını soruşturmak için oluşturduğu komisyonda yeminli ifade verdiler.
ExxonMobil CEO’su Darren Woods da oradaydı.
Darren Woods, kendisine sempati duyduğu belli olan Cumhuriyetçi bir kongre üyesinin iklim konusunda herhangi bir yanlış bilgilendirme kampanyasına onay verip vermediği yönündeki sorusuna “Hayır, vermedim” diye yanıt verdi.
Daha eleştirel bir Demokrat komisyon üyesi ise, herhangi bir şirketin iklim değişikliği konusunda yalan söyleme ve daha sonra, bir hukuki zırh olarak anayasadaki ifade özgürlüğü hakkını ileri sürme hakkı olup olmadığını sordu.
Woods bunu yanıtlarken “Şirketlerin yalan söylememesi gerektiğine inanıyorum. Ve size bunu yapmadığımızı söyleyebilirim” dedi.
Fakat Woods, Exxon’un, benzer Avrupalı fosil yakıt şirketleri BP ve Shell gibi petrol üretiminde azaltmaya gidip gitmeyeceği sorusuna açık bir yanıt vermekten kaçındı ve “Karbon salımlarımızı düşürmekte kararlıyız” cümlesini tekrar etmekle yetindi.
İklim krizi konusundaki siyasi ve hukuki mücadele şiddetleneceğe benziyor fakat Massachusettslı balıkçı Bruce Silverbrand bunlardan çok şey beklemiyor.
“Sonsuza kadar kavga edecekler. Ben bunların hiçbir sonucunu göreceğimi sanmıyorum. Hayatım geçti. 56 yaşındayım ve yalnızca çocuklarıma neler olacağını merak ediyorum. İklim değişikliği konusunda hepimiz aynı noktaya gelmezsek ve bunu şu anda hemen yapmazsak, zaten geçmiş olsun.”
İllere göre hava durumu tahminlerini görüntülemek için tıklayın Haberi Kaydet