Duygu Demirdağ’ın “Bugün Seçim Olsa” programına konuk olan TİP Genel Başkanı Erkan Baş, Cumhurbaşkanlığı adaylığı tartışmalarına yorumda bulundu: “Tayyip Erdoğan’ı, kendisine çok benzer bir aday çıkartarak yenemeyiz”
Erkan Baş, katıldığı programda şunları söyledi:
“Bu hayalin artık gözle görülür bir gelecekte olması, ulaşılabilir bir noktada olması, bizim mücadelemizde varabileceğimiz bir yerde olması beni çok heyecanlandırıyor. Herkes bu 20 yılda yaşadıkları üzerinden ya da daha kötüsü özellikle genç arkadaşların yaşayamadıkları üzerinden çeşitli hayaller kurabilirler. Bu hayal gücümüzü büyütmekte ve o hayal için mücadele etmekte fayda var. Ben böyle aşırı gerçekçi, sınırları çok köşeli bir biçimde çizilmiş gerçekçi bir yaklaşımın insanlık açısından sınırlandırıcı olduğunu düşünüyorum. Türkiye siyasetinin en önemli problemlerinden bir tanesi aslında siyasetin insansızlaşması.
İnsani birtakım özelliklerinizi bir kenara bırakıp siyasetin kurallarına göre yaşamanız, siyasetin kurallarına göre düşünmeniz, siyasetin kurallarına göre davranmanız gerekiyor ama o kuralları kim koydu, o kuralların bizim hayatımızda nasıl bir pozitif etkisi var bunları pek sorgulamıyoruz. Belki de Türkiye İşçi Partisi’nin bir farkı da bu. Türkiye’de kurulmuş siyaset düzeninin kurallarını da sorgulayan ve başka bir siyaset tarzını Türkiye’de egemen kılmaya çalışıyoruz. Ben de sonrasında o hayallerin büyüklüğünden insanların çok fazla hayal kurmasından çok mutlu oldum. Herkes bir biçimde kendi hayaliyle bu sürecin bir parçası oluyor. Dikkat ederseniz şöyle bir yaklaşım içerisinde değiliz.
Benim, bizim, TİP’in, Emek ve Özgürlük İttifakı’nın birtakım hayalleri var. ‘Gelin siz de bu hayallere ortak olun’ demiyoruz sadece. Herkes kendi hayaliyle bu kavgaya katılsın, hepimizin aslında hayallerini gerçekleştirmek için yapmamız gereken ortak bir şey olduğuna işaret etmek istiyorum.
Bugün Türkiye’de en çok yoksulların, emekçilerin laikliğe ihtiyacı var. Ben İstanbul’dayım şu anda. İstanbul’da merkezi ilçelerden, Kadıköy’den Beşiktaş’tan başlayın; Tuzla’ya öbür tarafta Esenyurt’a kadar gidin. İnsanlar çocuklarını gönderebilecekleri devlet okulu ama laik eğitim verilen devlet okulu bulamıyorlar ya. Bugün düz liselere Anadolu liselerine gidin sınıf mevcutları 40-45’leri buluyor. İmam hatiplere gidin sınıflar 12 kişilik 14 kişilik. İnsanlar çocuklarını imam hatiplere göndermek istemiyorlar ama mecburen gönderiyorlar. Sayıları o kadar artmış durumdaki imam hatiplerin. Türkiye’yi kuşattılar neredeyse. Dolayısıyla şimdi bununla böyle bir eğitim anlayışıyla bu memleketin gelişmesi mümkün mü? Eğer buradaki tehlike ne? Bakın başka alanlardaki hatalar, başka alanlardaki yanlış tercihler bugünümüzü mahveder. Yakın geleceğimizi mahveder ama eğitim politikalarında yapılan yanlış hatalar, ülkenin önümüzdeki 20 yılını 30 yılını mahvedecek hatalar.
O yüzden biz zaten bu 3. İttifakın zorunlu olduğuna inandık. Dedik ki eğer biz Türkiye’de bir daha aynı şeyleri yaşamak istemiyorsak bu ülkenin ikinci yüzyılına girerken geçmişte yaptığımız hataları bir daha tekrarlamayacak bir siyasi iradenin de Türkiye’de güçlenmesi lazım. Çok basit, Türkiye’nin geride kalan yüz yılında bütün iktidarlar emekçileri, yoksulları siyasetin dışında tutabilmek için sol düşmanlığı yaptı. Bu memlekette sola dönük düşmanlığın, anti komünizmin, sosyalizm düşmanlığının arka planını iyi anlayalım.”